Yol bir ulaşım aracı olmalı; güvenliğiyle, işleviyle hizmet etmeli insana. Fakat Ağrı’da yaklaşık 20 kilometrelik çevre yolu, yıllardır bir ulaşım güzergâhından çok acının, ihmalkârlığın ve çaresizliğin adresi haline gelmiş durumda.
Bu yolun her kilometresi, sadece asfalt ve çizgiden ibaret değil. Her metresi bir annenin gözyaşına, bir çocuğun çığlığına, bir babanın çaresizliğine tanıklık etti. Topunun peşinden koşarken hayatını kaybeden çocuklarımız, işine bisikletle gitmeye çalışan emekçi abilerimiz, evine dönmeye çalışan annelerimiz… Hepsi bu yolun kara hafızasında yer etti.
Şehir'in en işlek mahallelerinin neredeyse içinden geçen bu yol, şehirle bütünleşmişken, hâlâ ne bir radar, ne bir EDS (Elektronik Denetleme Sistemi), ne de bir hız kesiciye sahip değil. Oysa bu ülkenin pek çok yerinde, örneğin Amasya, Merzifon ya da Tokat/Niksar gibi yerlerde 80 km hızla gitseniz dahi ceza yersiniz. Caydırıcılık burada sınır tanımıyor. Peki aynı şey Ağrı çevre yolu için de geçerli mi?
Hiç sanmıyorum. Çünkü ne duydum, ne de gördüm.
Ağrı’ya batıdan gelen herkes, dönüş yolunda ellerinde ceza makbuzlarıyla uğurlanıyor. Bu sıkı denetim anlayışı, ne yazık ki Ağrı çevre yoluna uğramamış gibi. Yerleşim yeri demeden, sürücüler bu yolda birbirleriyle yarışıyor adeta. “Yarış pistini andıran bu yol”, gerçek bir yaşam koridoru olması gerekirken, ölüm yoluna dönüşüyor.
Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube ekipleri ellerinden geleni yapıyor, bunu kimse inkâr edemez. Ama sabit uygulamalar, ne yazık ki yeterince caydırıcı olmuyor. Çünkü bu yol sistematik bir denetime sahip değil. Günübirlik değil, sürdürülebilir ve teknolojik altyapıya dayalı çözümler gerekiyor.
Peki çözüm ne?
Bu yola acil olarak radar sistemleri ve EDS’ler yerleştirilmeli.
Özellikle yaya trafiği gibi kritik geçiş noktalarına hız kesiciler konmalı.
Yaya geçitleri daha görünür ve güvenli hale getirilmeli.
Trafik ışıkları, bilgilendirici levhalar artırılmalı.
Ve en önemlisi, bu yol yerleşim alanı statüsüne alınarak hız limitleri yeniden düzenlenmeli.
Bu yazıyı bir şikâyet değil, bir çağrı olarak okuyun. Bu yol sadece bir ulaşım hattı değil; yaşanmışlıkların, kayıpların ve ihmalin kanıtı. Artık hiçbir çocuk topunun peşinden koşarken can vermesin, hiçbir anne, hiçbir emekçi bu yolun kurbanı olmasın.
Gelin bu yolun kaderini birlikte değiştirelim. Geç olmadan.