Muhammed Balcı

Artık 3 Maymunu Oynamayı Bırakın!!

Muhammed Balcı

Artık 3 Maymunu Oynamayı Bırakın!!

Yılmaz Erdoğan’ın şiirinde dediği gibi; Bu yol nereye gider, o bir durma biçimidir.

Serhad şehrimizin yol sorunu gün geçtikçe artık bir kangren haline gelmiş durumda.

Sahi bu yol nereye gider, gerçekten de bir durma biçimi midir?

Galiba Ağrılı’lar olarak bu paradoksun içinde debelenip durmaya mahkum edilmiş durumdayız.

Şehir merkezinin göbeğinde, seyir halinde olduğumuz günleri resmen mumla anar olduk.

Artık hareket edemez olduk ve durma özelliğimizi aktifleştirdik heralde.

Baskı balata desen hak getire..

Dur kalk.. Dur kalk..

Sonu gelmeyen bir labirentin içerisinde kaybolmuş gibi hissediyoruz kendimizi..

Kış bitti yaz geldi…

Kış uykusundan uyanma zamanınız gelmedi mi hala?

İnsanların seçimlerde sizlere karşı göstermiş olduğu teveccühe karşı, “görmedik, duymadık, bilmiyoruz” demeyi bırakma vaktiniz gelmedi mi?

Sorun bir yol olsa keşke..

Biz o yolda durmaya da razıydık.

Zaten biz Ağrılıların makus talihinde sadece “duruş” göstermek var..

Alın yazımız mı ?

Kader mi?

Yurttaş olarak neyi nasıl talep edeceğimizi bilememek mi?

Bilmiyorum..

Buna da “AĞRI” halkı karar versin!

Hadi gelin şöyle bir sorunlu şehrimizin, sorunsuzmuş gibi gözüken konularına şöyle bir göz atalım..

Ama şunu da unutmayın ki..

Biz görüyor, duyuyor, biliyoruz..

Ağrı… Doğunun sessiz, gururlu şehri. Dağlarıyla, tarihiyle, insanıyla yüzyıllardır direnen bu topraklar, ne yazık ki günümüzde başka bir direnişin içinde: modern şehirleşmenin eksikliğiyle, plansızlığın yarattığı sorunlarla ve nefes alınacak alanların yokluğuyla mücadele ediyor.

Bir sabah erkenden yola çıkın, Ağrı şehir merkezinde bir tur atın. İlk karşılaşacağınız şey: bozuk yollar. Her yağmur sonrası çamura dönen, her kış sonrası yamalarla dolan ve her geçen gün biraz daha çöken asfaltlar... Araç sahipleri artık çukurdan kaçarken başka bir çukura düşmeyi kader sayıyor. Sürücüler içinse direksiyon başında geçirilen her dakika, sabır testi gibi. Bu yollar sadece araçlara değil, şehrin ekonomisine ve vatandaşın ruh sağlığına da zarar veriyor.

Trafik meselesine gelirsek… “Ağrı küçük şehir, trafik olmaz” diyenler bu şehrin merkezini hiç görmemiş demektir. Çünkü dar yollar, düzensiz park edilen araçlar ve zaman zaman tamamen kilitlenen kavşaklar, şehirdeki günlük hayatın bir parçası. Üstüne bir de sabah ve akşam saatlerinde okul ve iş çıkışı eklendi mi, araçlar adım adım ilerliyor. Yayalar içinse durum daha da zor. Kaldırımlar ya işgal altında ya da bozuk. Şehirde yürümek, çoğu zaman bir labirenti geçmek kadar meşakkatli.

Ve park sorunu… Ağrı'da bir yere gitmekten çok, aracı nereye koyacağınızı düşünmek daha fazla zaman alıyor. Şehir planlamasında otoparklar ya göz ardı edilmiş ya da mevcut alanlar ihtiyaca cevap veremiyor. Bu da sürücüleri kaldırımlara, ara sokaklara, hatta bazı zamanlar yasak yerlere park etmeye itiyor. Bu durum, hem trafiği daha da karmaşık hale getiriyor hem de vatandaşlar arasında tartışmalara sebep olabiliyor.

Fakat tüm bu sorunların ötesinde, belki de en çok eksikliği hissedilen şey: insanların nefes alabileceği alanların yokluğu. Bir şehir düşünün, içinde büyük bir parkı yok. Ailelerin hafta sonu piknik yapabileceği, çocukların güvenle oynayabileceği, gençlerin kitap okuyabileceği ya da sadece sessizce oturabileceği alanlar sınırlı ve bakımsız. Modern şehircilik anlayışında “yeşil alanlar” artık bir lüks değil, bir ihtiyaç. Ne yazık ki Ağrı bu konuda sınıfta kalıyor.

Oysa ki Ağrı’nın potansiyeli büyük. Bu şehir, sadece tarihi ve doğasıyla değil, insanıyla da değerli. Fakat bu değeri yaşatabilmek için altyapının iyileştirilmesi, şehir planlamasının çağdaş normlara uygun şekilde revize edilmesi ve vatandaşın günlük yaşamını kolaylaştıracak adımların atılması şart. Yerel yöneticilerin, sadece günü kurtaran çözümler değil, uzun vadeli projelerle bu kente yön vermesi gerekiyor.

Ağrı’da yaşamak zor olabilir. Ama bu zorluğu kabul etmek zorunda değiliz. Bu şehir, daha iyi yolları, düzenli trafiği, yeterli park alanları ve yemyeşil parkları hak ediyor. Çünkü Ağrı halkı, bu şehirde sadece yaşamak değil, gerçekten nefes almak istiyor.

Yazarın Diğer Yazıları