
Zombi Şirketler, Yüksek Enflasyon ve Gerçek Sahipler: Ekonomide Kimin Çıkarı Var?
Osman Polat
Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu tabloyu tarif ederken artık süslü cümlelere, kibar istatistik yorumlarına gerek kalmadı. Gerçekler gün gibi ortada: Enflasyonda dünyada en üst sıralardayız. Zombi şirketlerin toplam şirketler içindeki oranı giderek artıyor. Peki tüm bunlar olurken neden hâlâ etkili bir enflasyonla mücadele edilmiyor? Neden iflas etmesi gereken şirketler batmıyor? Kimin çıkarına bu düzen?
Bu soruların cevabı çok net: Çıkar çevreleri öyle istiyor.
Enflasyonla Mücadele Edilmiyor Çünkü…
Enflasyon toplumun geniş kesimlerini fakirleştirirken, bazılarını daha da zenginleştiriyor. Krediye kolay ulaşabilen, devletten ihale alan, enflasyonist ortamda mal varlığını artıran belli bir sermaye grubu için bu sistem son derece kârlı. Maaşlar eriyor, halkın alım gücü düşüyor ama bu gruplar her yıl bilançolarını şişiriyor.
Faiz artmasın, mali disiplin sağlanmasın, kamuda tasarruf yapılmasın isteniyor. Çünkü bu politikalar uygulandığında yapay zenginlik sona erecek. Gerçek rekabet başlayacak. Oysa sistem yıllardır enflasyonla beslenen bir “yandaş refahı” üretmeye ayarlı.
Zombi Şirketler: Batmaması Gerekenlerin Yaşatıldığı Bir Ekosistem
Zombi şirket dediğimiz yapı, gelirleri borç faizini bile ödeyemeyen ama krediyle ayakta tutulan firmalardır. Normal şartlarda bu firmaların iflas etmesi gerekir. Ancak Türkiye’de bunlar batmıyor. Bankalar kredi musluğunu açıyor, kamu destekli kredilerle bir şekilde yaşatılıyorlar.
Neden? Çünkü batarlarsa sistem çökecek. Gerçek bilanço ortaya çıkacak. İşsizlik artacak. Daha da önemlisi, bu şirketler bazı güçlü odakların finansal taşıyıcısı konumunda. Onların batması, bu yapıların ekonomik ve siyasal nüfuzunun zedelenmesi demek. Bu nedenle zombi şirketler yaşatılıyor; ekonomi çürürken onlar etrafı da çürütüyor.
“Reform” Lafla Olmaz
Türkiye’nin yapısal reformlara ihtiyacı olduğu yıllardır söyleniyor ama her reform söylemi, birkaç gün sonra yeni bir kredi paketiyle, teşvikle ya da seçim ekonomisiyle gölgeleniyor. Çünkü gerçek reform, gerçek kayıplar doğurur; kısa vadede bazı çevrelerin düzenini bozar. Oysa bu düzenin bozulmasına izin yok.
Bu nedenle yüksek enflasyon sürsün, zombi şirketler yaşamaya devam etsin, ekonomi yüzeyde döner görünsün ama içten içe çürüsün isteniyor. Acı reçete, geniş kesimlere yazılıyor; ama sistemi bozanlara asla.
Türkiye ekonomisinin önündeki en büyük engel, ekonomik gerçekler değil; bu gerçeklerin ortaya çıkmasını istemeyen çıkar çevreleridir. Onlar için enflasyon bir fırsat, zombi şirketler bir araç, halk ise yalnızca susturulması gereken bir müşteri kitlesidir.
Gerçeklerle yüzleşmediğimiz sürece ne enflasyon düşer, ne üretim artar, ne de refah yaygınlaşır. Ama belki de asıl soru şu: Gerçeklerle yüzleşmek isteyen bir irade var mı?